29 Aralık 2008 Pazartesi

Yeni Yıl {Ateşböcegi Masalı,4. Kısım}


Zaman akmış su gibi,kış gelmiş girmiş içeri...
Bir telaş sarmış tüm ateş böceklerini...
Karşılama vakti gelmiş cünkü yeni seneyi...
Yerine getirmelilermiş gecirmeden vaktini...
Herkesten farklıymış onların yeniyıl gelenekleri...
Seçilirmiş en büyüm çam ormandaki...
Toplanırmış tüm ateş böcekleri...
Bir dala konar süslermiş bu agacı her biri...
Temsil edermiş hepsi bir dilegi...




Çamın tepesinde büyük yıldızı oluştururmuş içlerinden en gençleri...
En tepedeki büyük yıldız;aşkın,sevginin temsili...
Aşkını arayanların ya da bekleyenlerin yeri...
Sırayla dizilir olustururlarmış dileyenler aşkı,sevgiyi...
Olabildigince parlar,harcarlarmıs tüm enerjilerini...
O;görebilsin farkedebilsin bulsun diye kendilerini..




Bu yeniyılda varmış bir eksikleri...
Görememiş kimse Lilith'i
O ki her yıl sabırsızlıkla beklermiş bu vakti...
Dostlarının aramıs onu gözleri...
Ama beklemekmiş tek çareleri...
Beklemelilermiş,söz vermiş giderken Lilith dönecekmiş geri...
Onunlaymış en iyi dilekleri...




Lilith ise yalnız,uzaklara kaçmış kurtulmak için karanlıktan..
Ailesinin yanına dönmüş başka çaresi kalmadıgından...
Ailesi kucak açmış ona,hazırlarmıs kucaklamaya onu çoktan...
Hastaymış Lilith,yorgun düşmüş verdigi savaştan...
Karanlık bulaştırmış ona ne varsa acıtan,kanatan...
Ne uyku kalmış Lilith'te ne neşe,kurtulmalıymış bu hastalıktan...
Lilith kırgın,Lilith yorgun,Lilith hasta,Lilith çaresiz
'Geri döndüm...Kurtulmalıyım Karanlıktan....
Son çarem siz kaldınız yardım edebilecek,kurtaracak beni bu durumdan....
Herşeyimi bıraktım,ama dönmeliyim geri...
Bir ben kalmaz,yitirirsem tüm bu biriktirdiklerimi...
Yardım edin kurtulayım,aydınlatayım herkesi tıpkı eskisi gibi....
Tüm bunlar için kazanmalıyım saglıgımı geri...
Ancak sizinle olur,basarabilirim yenmeyi...
Bunu duymamalı kimse,karanlıgın casusları bilmemeli yerimi'




Lilith çıkmış dısarı yeniyıl gecesi....
'Bu parlak ışıkta neyin nesi?
Dogru ya Büyük yıldız,aşkın,sevginin temsili...
Herşey gitti elimden bari kaçırmasaydım seni...
Düzelcek herşey düzelmeli...
Bu seferlik yeni yıl güzel karsılasın beni...
Hep benim onu karsıladıgım gibi...




Unutmadan herkese iyi yıllar dilemeli =)'

-lilith-



12 Aralık 2008 Cuma

Katil'i Maktül

Kalabalık...Attıgın zor adımlar...
Nereye gittigini bilmeden ilerliyorsun...
Karartılar...Karartılardan olusmus bir kalabalık bu....
Sanki ilerledikce kalabalıgın en derinine gidiyorsun...
Ve ortalık gittikce kararıyor...
Karanlıktan kimseyi göremiyorsun,tanımaya çalısıyorsun olmuyor...
Hepsi birer karartı gibi görünüyor...
İlerlemeye devam ediyorsun...
Sonra bakıyorsun dikkatli,birşeylerle ugrasıyor her biri...
Gözlerin alışıyor karanlıga,izlemeye başlıyorsun hareketlerini..
Olaylar tanıdık ve yine tanıdık mimikleri...
Ah bide seçebilsen yüzlerini?
Gidiyorsun biraz daha ileri...
Karıştırıyor kalabalıkta izlediklerin zihnini...
Çözmeye çalışıyorsun,korkutuyor düşündüklerin seni...
Yüzleşiyorsun acı gerçekle,hayatından kesitler izlediklerin...
Hatırlamak istemiyorsun,düşünüyorsun kaldıramaz tekrarını kalbin...
Koşmaya,kaçmaya çalışıyorsun kalabalık el verdikçe....
Birden en karanlıkta buluyorsun kendini...
Tanıdık bir ses,Birşey tutuşturuyor eline...
'Hadi vurmalısın onu,ateş et!Geliyor!Ölüceksin,cabuk olmalısın,saldırıyor işte!'
Anlayamıyorsun,birşey göremiyor zaten gözlerinde...
Boşluga ateş ediyorsun,Biri düşüyor yere...
Aydınlanıyor ortalık birdenbire...
Korkuyorsun bakamıyorsun eserine...
Sen,sen nasıl yapabilirsin?Sebep verebilirmisin birinin ölümüne?
Elini omzuna atıyor silahı veren ses,tüm bu sorular dolanırken senin zihninde...
Dönüp bakıyorsun,en yakınındanda yakının sürükleyen seni bu cinayete...
Şaşırıyor,donuyor,boguluyorsun kendi sessizliginde...
Belli ki,senin oynamanı istemişlerdi bu skeci...
Merak ediyor,bakmak istiyor ama toparlayamıyorsun bir türlü cesaretini....
Az önce önünü göremedigin karanlık,başlıyor çekilmeye...
Aydınlanıyor ortalık,sen istemesende...
Yüzleşmek zorundasın önünde yatan gerçekle...
Yavaşça egiliyor bakıyorsun,önünde uzanan cesede...
Donuyor gözyaşların gözlerinde...
Ve boguluyor çıglıkların genzinde...
Aglamak utanç veriyor...
Çığlık atmak ise güç istiyor...
Oysa sen yitirmişsin ne varsa elindeki...
Öldürmüşsün farkında olmadan en degerlini...
O,uzanıyor önünde...Bakıyorsun cesedine kanlar içindeki...
'Vurulan ben olsaydımda öldürmeseydim seni...
Neden başkalarını dinledimki sanki!'
Diyorsun kendine ama biliyorsun ki,kaybetmişsin artık herşeyi...
Kim vermişti bu silahı sana, elindeki?
Çok sevdigin arkadasın neden O'nu öldürmeni istemişti ki?
Cinayetin,ölümün dönüşü yoktu ki geri...
Peki cezan müebbetmiydi?

Ayak sesleri bölüyor bu derin sessizligi...
Agır yaklasan birinin ritimleri...
Uzaktan tanıdık geliyor hareketleri...
Ürperiyorsun duyar duymaz sesini...
Bu O,kim öleyse yatan önündeki?
Gülümsüyor,gözlerinde gözleri...
Sogukkanlılıgı sasırtıyor seni...
Yakalıyor tetigi...
Farkedemeden sen,hızlı,cok ani...
Vuruyor seni...
Sen sevgilini öldürmüssün...Sevgilinin hayaleti seni...
Düşünüyorsun,uzun süredir bu O degil diyordum sahi...
Degistin derken,benim eserimmiymiş karsımdaki...
Kaybetmiştim gercegini..
Kabullenmiştim hayaletini...
Başka çarem yoktu ki...
Demek benmişim tüm bunların sebebi...





Sen kabullenemezken gercegi....
Cezan çoktan kesilmişti...
Eserin yere sermişti işte seni...
Üstelik artık sebebiydin 2 cinayetin...
Birinin kurbanıydın,digerinin katili....

-lilith-


5 Aralık 2008 Cuma

Poker : %60 zeka, %40 şans..%100 hile....


Dizdin kartlarını yere,kendinden emin bir sekilde...
Kazanacagını düsünüyorsun herzamanki gibi güvenin tam yerinde...
Meslegin senin bu oyun,vericek degilsin ya elini bir yeni yetmeye...





Kartlar bir bir açılırken,başladık arttırmaya bahsi...
Degildik ikimizde pes etmeye niyetli
Bendeki yeni olmanın hırsıydı,sendeki ise profosyonel olmanın azmi...
Suratında bir gülümsemeyle verdin bana ilk eli...
Kazanıp,daha cesaretli olmamı istiyordun belli ki...





Bense topladım ödülümü keyifli keyifli...
Senin icin ögrendigim bu oyun artık daha zevkliydi...
Almıştım işte senden ilk eli...
Ama oyun henuz bitmemisti...



İkinci el ise senindi...
Bozmustu kaybetmek moralimi...
Sende farkındaydın konusturmaya basladın profosyonelligini...
Üst üste basladım yenmeye seni...




Biliyordum bilerek yenildigini...
Yine de zevk veriyordu işte yenmek, bu işte usta birini....
Oyunun sonucu ne olursa olsun seninle oynamak güzeldi...
Anın tadını cıkarıyordum,göze alarak kaybetmeyi elimdeki herseyi...
Sona yaklasıyorduk yavas yavas,ama yoktu bizde hic gerginligi...




Açılmayan tek bir kart kalmıstı yerde...
Girmistik ikimizde aynı riske...
Sonunda bitiyordu bu zevkli oyun işte...
Sen istemiştin aylar önce girmeyi bu riske...
'Bilmem ben bu oyunu yapamam hiç blöfte....
İyi degilim pokerde' dedigimde,
'%40 şanstır bu oyun şansına güven öyleyse' demiştin sakince...



'Rest!' dedin,sıra bendeydi...
Baktım sana,kullanmıyordun mimiklerini...
Renk vermek istemiyordun belli ki...


Yatırdım masaya herseyi elimdeki...
Cözememistin rahatlıgımı,gülümsemeyi yüzümdeki...
Nasıl kendimden bu kadar emin olabilirdim ki?
Toyluguma verdin bu rahat hareketlerimi...
Kazancagıma cok inanıyordum belli ki...
Benim gibi bir toy yenebilirmiydi ki seni?




'Rest' dedim ayırmadan senden hic gözlerimi...
Oyun bitti dedin icinden,yavasça karta uzattın elini...
Atlamıştın cok önemli birşeyi...
Tanıyordum seni,ve biliyordum tüm hilelerini...
Bu blöfle kandırabilirmiydin beni?
Hatırla bana şansına güven dedigini...
Şansıma güvenmedim,bekledim ve tanıdım seni...



Asıl İngiliz oyunu bendeydi....
Senin yolunla yenicektim seni...
Hissetirmeden,zamana bırakarak ve göstermeyerek özgüvenimi...



Güzeldi planımın işleyişi...
Beklemiştim ögrenene kadar tüm hilelerini...
Anlatırdın,digerlerini nasıl yendigini...
Ben ise dinlerdim ögrenirdim oyundaki her halini...
Bilirdim blöf yapcagında renk vermedigini...



Bekliyorum son kartı aç hadi...
Sonucu görme zamanı şimdi...
Görelim kim bu oyunun galibi....


Ville Vallo & Natalia Avelon-Summerwine




-lilith-




28 Kasım 2008 Cuma

Cyrano de Bergerac




Cyrano olabilmek...Sevebilmek birini,tıpkı Cyrano gibi....
Kimdir bu Cyrano sahi?
Fransız bir silahsördür Cyrano, arayan düellolarında bile kafiyeyi...
Hayata güzel bir şiir tadıyla bakan,ve kendisinin birgün ayda oturan adam olacagına inanan...
Ölümü bile siir tadında anlatan...Aşkını görünüşü yüzünden icinde saklayan....
O büyük burnundan korkan ve sözlerinin kafi gelmiyecegine inanan...
Cyrano sair bir silahsördür,zaaflarından utanan....

Tek söz cıkmaz bu tok sözlü silahsörün agzından konu aşk olunca.....,içinde yasar aşkınıda...acısınıda....
Kimseden korkmayan Cyrano'nun cesareti kırılır bir anda...
Konu aşık oldugu, sehrin en güzel kızı Roxane olunca....
Bir gün acılır bir arkadasına..
Anlatır,ilk kez bahseder yalnızlıgından ve acısından ona...




-Nasıl? Bu mümkün mü?
C: Aşık olmam mı?
C:Seviyorum.
-Nerden bilebilirdim ki?|Hiç bahsetmemiştin.
C:Kimi mi seviyorum?
C:Düşün bakalım!
C:Hayali bile yasak bana,|çirkin bir kadın bile...her yere benden...çeyrek saat önce varan böyle bir|burunu beğenmez.
-Kim acaba o halde?
C:Gayet basit.En güzelini seviyorum.
- En güzeli mi?
C: En incesi, en parlağı...en tatlısı, en bilgilisi.
- Anladım, aşikar.
C:Aşikar değil şeffaf.
-Kuzinin Magdeleine Robin mi?
C: Evet, Roxane.
-İyi ya işte.|Sevdiğini söyle ona.Zaten hayli gözüne girdin bu akşam.
C:İyi bak da bana |sonra söyle fikrini...
bu çıkıntı insanda |bırakır mı temenni?Kendimi aldatamam.Yüreğim sızlar bazı mavi akşamlar.
C:Uzaktan görürüm|gümüş ışık altında...kavalyesinin kolundaki |kadınları...
C:.ayın şavkında küçük adımlarla|yürürken...ben de isterdim kolumda |bir kadın olmasını.
C:Coşarım.Unuturum kendimi......ve gözüm ilişir bir an|bahçenin duvarına düşen profilime.
- Dostum...
C: Dostum...kötü saatlerim vardır...kendimi böyle çirkin ve |yapayalnız hissettiğim.
-Ağlıyor musun?
C:Hayır!...Ne çirkin olurdu şu upuzun burundan|yere düşmesi gözyaşının.










Roxane derin bir sevgi beslemektedir kuzenine...Lakin Cyrano'nun ögrencilerinden birindedir kalbi ise...Açar duygularını Cyrano'ya tüm masumiyetiyle...Yıkılır ama belli etmez Cyrano kimseye....Saygı duyar sevdigine...Ve olumlu cevap verir Roxane 'ın bu istegine...Yapacaktır Roxane'nla Christian'ın arasını derin bir acı versede yüregine....


Christian genc ve cesur bir silahsördür,Roxane'a aşık ama eksik bulan kelimerini anlatmak icin hislerini...Örenmesiyle Roxane'ın hislerini,yardım ister Cyrano'dan güzellestirmek icin cümlelerini...




CH:Kelimeler bulunur, geçildi mi hücuma.Askerler gibi sıradandır düşüncelerim,..fakat kadın oldu mu, hemen tutulur dilim.Hatta geçerken bakışlarında|bir davet olsa bile.
C:Kalpleriyle konuştuklarını|görsen dahi mi?
CH:Ben aşktan bahsetmeyi bilmem.
C:Ben biliyorum da neye yarıyor!|Kim dinler beni bana bakarak?
CH:Ne olurdu söylenecek güzel|şeyler bulsaydım.
C:Ne olurdu ben de yakışıklı|bir silahşör olsaydım.
CH:Roxane değerli, titiz ve|zarafete düşkündür. Bana parlak cümleler lazım.
C: Ödünç veririm sana.Sen de, fiziksel güzelliğinden|ödünç ver bana...
...ve böylece bir roman kahramanı|oluruz ikimiz.
Sadece bir tecrübe, bir çeşit şairlik.|İster misin tam olsun aramızdaki birlik?
Sen yürü, gölgen gibi yanında yer alayım.|Sen bana güzellik ol, ben sana ruh olayım.
CH:İyi ama ya bugün ona vermem|gereken mektup?... Asla yazamam.
C:Al işte mektubun!İmzanı at, başka eksik yok.Gönderebilirsin onu. Sakin ol.|Güzel oldu.
Eğer Roxane beğenirse üslubu,|kendisi için yazılmış sanacaktır mektubu.




Ve yeşermeye başlar Roxane ile Christan'ın aşkları,Christan imzalı mektuplarla Cyrano'nun yazdıgı....Okudukca asık olur Roxane,aşkın böylesi güzel tarifine...Gözüne görünmez artık Christan'ın güzelligi bile...
Ama bir sorun vardır bu güzel iliskide,Christan kaçmaktadır Roxane'ı her gördügünde...Sonunda bulusurlar ancak begenmez Roxane genc adamın sözlerini yersizce ve itici gelir ona sarılması ateşlice...Mektuplardaki kelimeleri duymak ister Roxane,hissetmek icinde...Karsısında mektuplardaki adamı göremeyince..Reddeder Christan'ın öpücügünü sertce...Roxane anlam veremez Christan'ın bu çekingenligine,ve beklenen bulusma gercekleşir birgün Roxane'ın bahcesinde....Konusur Christan,Cyrano'nun kelimeleriyle yine,Christian görüntüde...Cyrano eşikte....Balkondadır Roxane ise...





R:Kim var orada?|Kim o taş atan?
CH:Benim.
R: Ben kim?
CH:Christian.
CH:Sizinle konuşmak istiyorum.
R: Hayır, çok kötü konuşuyorsunuz.
CH:Lütfen. Bu aşkımız için öldürücü olur!
R:Hayır. Beni artık sevmiyorsunuz.
CH: Beni sevmemekle suçluyorsunuz... en fazla sevdiğim an.
R:Bakın, bu güzel!
CH:Aşkın kalbimin beşiğinde yatan bir çocuk...gönlünü, arzusuna etmiş bir...
C: Oyuncak!(Cyrano balkonun altında güzel sözler yaratmaktadır Christan'a ,fısıldar Roxane varmadan farkına)
CH:Oyuncak!
R:Güzel!Madem bu kadar zalim, neden siz daha evvel bu aşkı...beşiğinizde boğmadınız.
CH: Denedim.Ama boşuna.Madam, bu yavru minimini bir...Herkül.
R:Güzel!
CH:Bir anda boğdu hiç acımadan canı...Gurur ve Şüphe adlı iki müthiş yılanı.
R:Pek güzel!Neden böyle yavaş konuşuyorsunuz?|Niçin sözleriniz bu kadar tereddütlü?
C:Çünkü gece oldu.
CH: Ne?




(Cyrano şapkaları degistirip Christan yerine gecer)
C:Bu karanlıkta kulağınızı el yordamıyla|bulabiliyorlar.
R:Benimkilerin böyle bir zorluğu yok.
C:Hemen buluveriyorlar.Sebebi açık..zira onları aldığım yer kalbim.Oysa benim....kalbim büyük, sizinse kulağınız küçücük.
Halbuki sizin kelimeleriniz aşağı iniyor, çabuk varıyorlar.
Benimkiler tırmanıyor.Zaman lazım onlara.
R:Fakat şimdi bakınız,|daha iyi çıkmaya başladılar.
C:Alıştılar artık jimnastik|yapa yapa.
R:Aslında ben size gerçek bir yükseklikten bahsediyorum.
C:Beni öldürür, bu yükseklikten kalbime düşecek...sert bir kelime.
R: İniyorum.
C:Hayır!
R:Siz çıkın o halde. Çabuk!
C:Hayır!
R:Nasıl...hayır mı?}
C:Ne güzel böyle tatlı tatlı|konuşmak...yüz yüze gelmeksizin birbirimizden uzak
R:Görmeksizin mi?
C:Ne hoş böyle nerde olduğumuzu|hayal meyal kestirmek.Siz yerlerde sürünen uzun bir pelerinin |karaltısını görüyorsunuz...ben ise bir yaz elbisesinin beyazlığını|fark ediyorum.
Ben şimdi yalnız bir gölgeyim|ve siz sadece bir aydınlık.
Ve sanıyorum bunu size |ilk kez söylüyorum.
R:Gerçekten de bambaşka bir sesle|konuşuyorsunuz.
C:Bambaşka çünkü beni koruyan bu gecede...kendim olmaya cüret edebiliyorum.
Nerdeydim ben. Bunları bilmiyordum.Affedin beni o kadar güzel ... o kadar yeni ki benim için.|- R:Yeni mi?
C:Evet...ama samimi olmaya evet.Alay edilme korkusu ruhumu |her zaman daraltır.
R: Ne için alay edilmek?
C: Bir...korku işte.Ruhum her zaman zarafet|kisvesine bürünür korkusundan.Ah! Ben aşkta zarafetten|nefret ederim.Bence bu oyunu uzatmak|cinayettir sevince.
Zaten mutlaka bir an gelir...ve acırım bu andan mahrum olana.
İşte o zaman duyarız içimizde|asil bir aşkın varlığını.
Söylediğimiz her güzel söz|hüzünlü kılar bizi.
R:Peki ya, o an ikimiz için de|geldiğinde...neler diyeceksiniz?
C:Her...her şeyi...Aklıma gelen her şeyi.|Onları size atacağım kucak kucak,...
bir demet haline koymayarak.|Sizi seviyorum, nefesim kesiliyor, seni...seviyorum çılgınca. Dayanamıyorum.|Bu çok fazla.
Bir çıngıraktaki gibi|gönlümde ismin.
Senden olan her şey hatırımda.|Sevdim her şeyini ben.
Geçen sene,|oniki mayısta...sabah sokağa çıkmak için|saçının biçimini değiştirmiştin.
Güneş değildi gözlerimi kamaştıran,|senin saçlarındı.
Anlıyor musun şimdi?|Anlıyor musun artık?
Hissediyor musun biraz ruhumun|bu karanlık içinden yükselişini?
Ama bu akşam, ne kadar da güzel ve ılık.
İçimi tümüyle döküyorum size.|Siz de dinliyorsunuz beni.
Bu fazla!
Bu kadarını nasıl ümit edebilirim...en fazla ümide kapıldığım gün bile.
Şimdi ölümden başka bir şey|kalmıyor bana.Bu sözler yüzünden, mavi yapraklar|arasında titriyor O.Titrediğini hissediyorum, elinin|titremesi bana kadar geliyor...yasemin dallarından kayarak.
R: Evet, titriyorum ve ağlıyorum...ve seni seviyorum, ve seninim.Sen beni sarhoş ettin.
Artık ölümden bile korkum yok.Bu sarhoşluğu ben istedim.





Hayatının en unutulmaz gecesidir Cyrano icin,Roxane bilmesede anlatmıstır ilk kez acıkca hislerini...Roxane ise Christan sanmıstır bu güzel sözlerin sahibi...Aynı gece başdöndürücü sözlerin etkisiyle,Roxane Christan'la evlenir gizlice...Ancak birkaç saat gecmeden nikahlarının üstünden vedalasır bu taze gelin doyamadıgı sevgilisiyle...Christian ve Cyrano gider cepheye...
Roxane dayanamaz ve o da gider ansızın gizlice...İtiraf eder Christan'a besledigi aşkı ruhuna,güzelliginin gözüne görünmediginden bahseder ona...Yinede aşık olacaktır dünyadaki en cirkin insanda olsa...Christian yıkılmıstır beklemedigi bu cümleler karsısında...Anlarki Roxane yazılan mektupları seviyordur aslında...Kalır bu gercekle karsı karsıya...Roxane bilmeden Cyrano'ya asık olmustur aslında...




Kendi olusturdugum fragmanı kesiyorum tamda burada=)Filmde hersey degisiyor ummadıgınız anda...ve hicbirsey düsündügünüz gibi gitmiyor kendinizi iyice kaptırdıgınızda...Gözyaşlarına bogulmus buluyorsunuz kendinizi filmin sonunda....Cyrano gibi bir aşk diliyorsunuz...
Belki yoksun cesaretten,ama asla ödün vermeyen sevgiden...
Ölümsüz ve fazlasıyla fedakar...
en az sahibi kadar...
Sabreden ama vazgecmeyen...
Hepinize Cyrano'nunki gibi bir aşk diliyorum...Israrla bu filmi izlemelisiniz diyorum...

Son olarak teşekkür ederim ALİ,bu filmi benimle paylastıgın icin..Ve izlemem konusundaki ısrarların icin....İzledigim en güzel aşk filmi icin...

-lilith-

26 Kasım 2008 Çarşamba

Eflatunu Anlatmak,Sevgiye Kör Birine...




Tatmamıs birine anlatmak zor sevgiyi..
Hani kör birine renkleri tarif etmek gibi...
Biliyorum ki ne yaparsam yapayım asla tam anlamıyla göremiceksin..
Sana kırmızıyı anlatamıyacagım mesela..kanamayı gercekten...
Yada maviyi...Umudu...
Beyazı...Aydınlıgı...
Pembeyi,..Hayalleri...
Moru...Düs kırıklıgını...
Yesili...Huzuru...
Anlatamam ama tarif edebilirim...
Askın rengi eflatundur...Kırmızıdan uzak,mora yakın
Siyahlar karısmıs icine pembenin...birazda kırmızı...
Özlemin rengi ise laciverttir...Siyahtan uzak,maviye yakın...
Ayrılıgın ki sarap...Siyaha da yakın kırmızıya da...
Gözyaslarınki gri...Beyaza siyahlar yagdıran...
Sana sevginin rengini anlatamam,sevginin rengi sudur...
Berrak ama tarif edilemez...




Sana sadece siyahı anlatabilirim sürekli gördügün...
Yalnızca karamsarlıgı tarif edebilirim sana...
Gözlerini ben acamam...Sen sımsıkı kapatmısken...
Sevgiyide anlatamam sen böylesine körken...



Senin rengin bende alaca...bir mozaiksin gökkusagından adeta..
Benim rengim sende zifiri...istersen farkedebilecegin karanlıkta...
Elimde tutuyorum gökkusagını hala...
Sen ister gözlerini ac ister acma...




Ben zifiriyim bulucaksın beni karanlıga gözlerin alıstıgında...
Yeniliceksin merakına,acıcaksın gözleirini bir anda..
Korkum ısıgın gözlerini alması, gözlerini actıgında...
Ve bıraktıgın yerde olmamam,sevgiyi anladıgında...
Belki utanıcaksın o zaman,simdi hissettiklerinden siirlerimi okudugunda...
Ama tek birseyden eminim acıyacaksın geçen zamana...
Ve böylesine tükettigine sevgiyi,harcadıgına...

-lilith-


25 Kasım 2008 Salı

Aynadaki Yüzlesme





Uyandım bugun,daldıgım bir kac saatlik uykumdan...
Bitkindim,yorgundum gördügüm kabuslardan...
Bir sigara aldım uzanıp masamdan...
Yaktım,zor buldugum cakmagımla karısıklıgın arasından....
Kapadım gözlerimi,sordum kendime 'Nasıl' diye...
Bir kabusun icinden cıkıp,uyanmak digerine...


Banyoya yöneldim,miskiligim hala üzerimde..
Yüzümü yıkadım ardından baktım aynada kendime...
Baktım,cabaladım anlam vermeye...
İzledim bir süre...
Yitirmis gibiydi anlamını gözlerim,bakıyorlardı bana sitem icinde...
Diger tarafta bir ben daha vardı ve kızgın,öfkeliydi bu halime...
Sordu 'Neden yapıyorsun bunu kendine?'
Hazırlıksız bir soruya yakalanmıs ve cevaplayamamıstım bense...
Sessiz kaldım aynadaki benin sitemine...


Önce kızmıs sora üzülmüstü halime...
'Hastasın simdi sadece...
Düzelicek hersey geliceksin kendine' dedi umutlu gözlerle....
Basımı egdim.'İnanmalıyım önce tedavisi olduguna,
Eger bu bir hastalıksa...'dedim sessizce...
Sustuk bir süre ikimizde...
Ardından 'Tedavisi kendinde,inanırsan iyilesicegine...
Basaracaksın ama inanmalısın önce..'dedi bakarak bitkin halime...
'Görebiliyorsan icimi anlarsın gitgide daha da ufalandıgını parcaların,
Belkide teşhisi geç konulmus bir hastayım...'

O basını egdi bu kez de..
'Kendi sevgin tatmin etmeli seni...
Reddetmis olursun gercekligini,yok sayarsan icindekileri...
Kacma benden,kendinden kacıs,kabullenmektir geri cekilmeyi...
Sen mi pes ediceksin?Bırakıyorum diyorsan bu sen degilsin...
Kime ne söledigin umrumda deil,yeter ki bırak kandırmayı kendini...
Senin sevgin sana yetmeli...'

Gülümsetti beni sözleri...Haklıydı saygı duymalıydm öncelikle kendi sevgime...
İnanmadıgım birseyi savunamazdımki kimseye...
Yaptıklarım ve yapmadıklarım yanımdaydı ve pisman degildim hicte...
Sonucu ne olursa olsun ben karar vermistim bir kere...
Anladımki huzuru bambaska oluyor insan kendi kararlarını verdiginde...
Kimin ne söledigi önemli degil hatta onun bile...
Sevgisi degildi ki onu sevmemin nedeni...
Neden o gittiginde sevmeyi bırakayım ki?


Teşekkür ettim aynadaki kendime...
Giyinip cıktım evden büyük bir huzurla icimde..
Dolastım sokaklarda,konustum insanlarla..
Gülümsedim onlara...
İşte bendim dönmüstüm yeniden aralarına...
Evet gercekten inanmıstım hasta olduguma...
En güzelide inanmamdı tedavisi olduguna...
İyilesecegim eminim,bırakırsam zamana...
Degisicegim belki ama iyilesicegim inanıyorum buna....


-lilith-

21 Kasım 2008 Cuma

Sokak LAmbalarının Altındaki Gölge





Sensiz ve yine seninle dolu bir gece...
Farkına varmadan sokak lambasını izlemisim pencerede...
Ve müzik dinlemisim saatlerce...
Sen orada,duruyordun öylece...
Tek kelime etmeden bana bakıyordun sessiz cıglıklar icinde....
Ancak anlayabildim gecen zamanı sigaram bitince...



Sarkılar götürüyor insanı cok anı biriktirince...
Dalıp gidiyorum aldırmadan hicbirseye...
Aglıyorum belki ama anlıyorumda seni ilk kez belki de...
Anlıyor insan birseyleri cok düsününce...
Yalnız kalıp düsünebilince....
Diyorsun ki herkes haklı kendince...
Hayat adil davranmadı belkide...
Bitmesini istedi diger hikayeler gibi bu hikayeninde...




Beni sasırtan bitmesi degil böle bitmesi oldu aslında...
Bir gün hayallerimden kacacagım gelmezdi aklıma...
Masallar iyi biter diye bilirdim cocuklugumdan bu yana...
Demek istisnalarda oluyormus arada...
Ögreniyorum işte hayat bu, düşe kalka...




Düşmek cok daha hızlı oluyor her seferinde...
Kolay mı kalkmak gelde bana sor bide...
Ama anlayabilmek en güzeli de...
Anlayabilmek benide senide...
Anlayamasam seni bir sen olmazdı o zaman icimde...
Ama anlardım ben herseyi bilirsin cok iyi sende...
Gerek yok kelimelere bile...
Yeter bir bakısın ya da sesindeki bir titreme...
Anlarım ben sen iyiysende kötüysende...
Kızgın degilim benimki bir sitem sadece...
Nasıl kızabilirim ki sen gittiysen bir kere...
Ve kızmak neyi degistirir iş işten geçmişse...



Kazandırdıkların var bana,benden aldıklarının yanında...
Masalların bile iyi bitmeme ihtimali oldugunu gördüm en basta...
Rüyaların kısa sürdügünü ama gülümsettigini hatırlayınca...
Giderse naparım dememeyi ögrendim bide bu masalda...
Yapıyormussun caren kalmayınca onsuzda...


Yasıyormussun yine istesende istemesende...
Umutlarını yitirdikten sora terkediyormus seni hislerinde...
Gülüyormussun herkese konusuyormussun iyi rolu yapıyormussun saatlerce...
Sonra cekiliyormussun kösene...
Dalıyormussun düsüncelerine...
Ve gercektende anlam verebiliyormussun gidisine...
Hayatında bıraktıgı izler kalıyormus sadece...
Ne sevmek istiyormussun yeniden ne de sevilmek böyle...



Hislerini kaybediyormussun,düş kırıklıkların yagıyormus yüregine...
Balcıga dönüyormus ikisi birlesince...
Yapısıp kalıyormussun ve bulamıyormussun hicbir care...
Aglıyormussun yalnız kaldıkca günlerce...
Ardından gözyasların daha da camurlastırıyormus yüregini...
Daha da batıyormussun bırakıyormussun cıkabilme ümidini...
Salıyormussun kendini batıyormussun derinlere iyice...
Bogulma noktasına geldiginde seviniyormussun bu haline bile...
Cünkü seni buluyormussun icinde,en derinlerde...
Umurunda olmuyormus ne camur ne de balcık seni görünce...




İyi ki saklamısım seni en derinlere icimde...
Tükenmek bile umurunda olmuyor seninle tükenince...
'Tükeneyim,sen tüketeceksen gercekten sorun degil' diyormussun kendine...
Tükeniyormussun ama aldırmıyormussun tükenisine...
Ve geceler baslangıcı oluyormus tükenisinin,insanları görünce gülümsüyormussun yine...
'Üzülmesinler nasılsa göremezler icimi,ben güleyim de'...
Göremezler zaten göremesinlerde...


Bırak yasayayım ben seni icimde bitirsende,tüketsende...
Anlayayım seni bu hicbirseyi degistirmese...
Sen bendin hala da bensin belki de...
Gittin arkandan bakarken ben pencerede...
Kayboldun yavasca sokak lambalarının ısıkları icinde...
Dönüp bakamadın diyemedin bir hoscakal bile...
Tükenmistim,bir daha tükendim bu sessiz gidisine...
İyi ki saklamısım seni en derinlere icimde...
Tükenmek bile umrumda olmuyor seninle tükenince...

PİLLİ BEBEK-ANLIYORUM


-lilith-