21 Kasım 2011 Pazartesi

Boşvermesek...Kanamasa Gülüşlerin...




Milletin sevmeyip bırakamadığı sigaraları, biz sevipte içemiyorduk...
Hayat neyi almamıştı ki elimizden sevdiğimiz...Garipsemiyorduk...
En büyük sevgilerimiz en büyük korkularımızdı...
Çünkü ne zaman birşeyi çok sevsek, usulca kayboluyordu elimizde...
Tıpkı bir lanet gibi, sevgiyle dokunduğumuz herşey yok olurken,
Nefretle dokunduklarımız çoğalıyordu...
Sevgimizle lanetlenmiştik...
Kaybettiğimiz her bir iyi için, bir kötü bedel armağan ediliyordu...
Bunu fark ettiğimden beri pek sevmemeye çalışıyorum...
Bir tek hayvanlara dayanamıyorum...Sevgimden ,uzak durmaya çalışıyorum...

İçemediğimizden midir bilmem genel bir sarhoşluk hali vardı bizde
İçim acıyordu sen güldüğünde...Nasıl tarif edilir ki...
Çok hüzünlü bir gülüşün vardı, ağlar gibi...
Gözyaşların kanıyordu sanki içinde biryerlerde...
Kanamadan gül istiyordum, mutluluktan...
Neşeden değilde...mutluluktan...









Kaçtıklarımdan kaçan biriyle, gizlendiğim yerde karşılaşmak...
Aynı ormanı mı seçmiştik ölmek için...
İnsanlar gibi olmadığın için yani onlar kadar kötü...
Peşine mi düştüler seninde tıpkı bir av gibi...
Senide acıttılar mı? Beni çok acıttılar...
Kimden kaçıyorsun bu yağmurda o arka sokaklarda...
Kargalar mı gösterdi sana ormanın yerini...
Beni kurtlar getirdi...Tanıyorum ben seni...
Ama hatırlamıyorum...
Düşlerinden düşmüş biri...
Kim itti düşlerinden seni?
Kimse, dilerim düş kırıklıkların keser onun ellerini!


Kim öldürmüştü ya da kimler seni ki
Azraili bu kadar yakından tanıyor, seviyordun hatta
Dürüst geliyordu belkide sana
Ölümüm ben diyordu, yaşamım diyip ölüm getirenlerin aksine...
Sahi sen kaç kere ölmüştün...Kaç kere öldürdüler seni...
Nasıl güldüğünü görmeyenlerdir kesin, bilseler yapamazlardı...
Keşke azrailide gülümseseydin...Kıyamasaydı sana...

Neden bu kadar seviyorsun o kareyi
Gördüğün son sahnemiydi orağındaki kanın...
Kim acıttı ki seni bu kadar, ölümü görmek mutluluk veriyor sana...
Nedir ölümden beter olan?


Gülüşümüzün altındaki kederi sezemiyordu kimse...
Fazla gülmen ele verdi acıları gizlediğin yerleri...

Dokunmak istemedim yaralarına yine de...
Canın acısın istemedim...
Sardığın yerleri kendin aç, kendin göster istedim onları

İnsanları sende pek sevmiyordun...
En azından yarattığımız yaratığı üstlerine salıp, parçalatmama engel olmuyordun...
Yani vahşiliğim korkutmuyordu seni, ben korkutmuyordum...Garipsemiyordun da...
En çokta buna şaşırıyordum...
Bu ilk kez oluyordu...Benden korkmuyordun...Korkmuyorsun...

4 yorum:

Unknown dedi ki...

bunun ismi hiçleşme. kaynağamıza ya da kendimize. öğretmene veya öğretilmek istenilen sevgilere veya klişe aşklara. tapınağa karşı günah olana inat, onunla yaşama isteğine ket vurma üzerine çırpınışlar. "ona sundum bunları" der bir garip aşk öyküsünün kahramanı barfuss...çirkin, toplumca hor görülen, aşağılık birisiyim. bu boş yüreği, dolduranların kırıştırdığı o cam kırıklarına dönmüş limanın içerisinde oltasını bekleyen bir balık olmak hissi olsa gerek. bu boş ellerin içerisinden düşen cümlelerin acısı fahişeleştirilmiş yaşamlarımızın ağırlığı acıtıyor bizi... bu bilgisiz kafayı, bu sürgün bedeni artık taşımak bize, maden işçileri gibi karanlık ortamlarda kalan yüreklerin körelmesiyle ksıırlaşan duygularımızın yarattığı garip bir hisler kumpanyası olsa gerek. hayatımızda bir çok sefer denedik ve bir öyküyü tamlayacak parçalarımızı her seferinde onunla kaybettik. ne için. onu sevmek için...az parçamız yozlaşmadı. onu elde etmek için attığımı zannettiğim az parçamı, her seferinde daha bir ağır şekilde kaybettim. onu öğrenmek için o az parçamı unuttum. onu bulmak için yitirdim bir çok eros oku saplanmış hissimi. her uyandığımda kaybettim az parçamı. sonrasında korkmadığımız hissettim. ama hissettim. sonra...

işte bu sonralarda: "Nefretle dokunduklarımız çoğalıyordu..."

garip bir köleyiz sanırım değil mi lilith. sen özgürlüğünün, adem oğlu ise libidosunun!

Not: eğer absürt bir yorumsa onaylamazsan anlarım. veya sürç-ü lisan ettiysem yazının yorumuna affola...

buraneros dedi ki...

Yazıyı kopyaladım. Yapıştırdıktan sonra, ilk yazılarındaki forma soktum ve bir kez de öyle okudum. Bu konuyu bir kez daha demiştim eskiden ve insanların da bu formu sevdiğini söylemiştin sen:)) Ben hala ilk yazılarındaki biçimin çok daha sana ait olduğunu ve yakıştığını düşünmekteyim uslubuna ve anlattıklarına :)) Olmadı bir yazında iki farklı versiyonda yayınla ve bir anket yap:)) Şaka bir yana, hoşgeldin ve ne iyi ettin:))

lilith dedi ki...

Liberterkedi yorumların yazılarımın ayrılmaz bir parçası benim için...Eksik kalıyor olmadıklarında... helede böylesi güzel bir yorum yayınlanmaz mı çok teşekkür ederim

Buraneros =) senin için ters çevirmeyi düşünüyorum cümlelerimi yeniden...Ya da sana o halini atim ne dersin şaka bi yana akışına bıraktım uzun süre oldu bende değiştim uslubumda sanırım...Hayata o kadar şiirsel bakamıyorum artık...Kabuğum sertleştikçe cümlelerim kafiyesini yitirdi...
Ve hoşbulduk =)

Unknown dedi ki...

ben teşekkür ederimç yazmayı bırakma...