10 Mart 2009 Salı

Birazcık Mavi?Tek İstegim Bu İnan ki..




Bembeyaz bulutlar kaplamış bugün seni...
Mutlulugun renginden belli...
Berraksın bugun masmavi...
Ey güzel gökyüzü,versen ya banada biraz mavi?
Aydınlansa ya bunca karanlık içimdeki...
Olmaz mı getirsen umudu geri ?
İstersen yaparsın bir parça bulut yeter inanki...
Siyahı bulandırmaya ve getirmeye yerine griyi..
Gri bile yeter,körleştiriyor beni bu zifiri...



Yalnızsın,sen de haklısın çok iyi anlıyorum seni...
Kuşlar,uçaklar,o beyaz bulutlar bile gelip geçici...
Ama benim halimde senden farklı degil ki...
İnsanlar,hayatlar geçiyor içimden iyi bilirim o hissi...
Ne demektir olmak senin gibi...
Karabulutlar bendende uzak degil inanki...
Çok zamanlar olmuştur kaplamışlardır çevremi...
Sonuç belli...Fırtına...kasırga..yagmur..balçık gerisi...



Sende iyi bilirsin beni...
Gözyaşlarıma eşlik ettigin geceleri...
Hatırlarsın,çogu defa içimizi temizlemiştik hani...
Bunların hatrına yardım istiyorum senden belki..
Hadi ama dost bilmedikmi birbirimizi?



Tek isteyim biraz mavi...
Biraz umut olsun içimdeki..
Geçsin günler o mavi binada,hani şu güzel agaçların ardındaki..
Yalnız bırakma beni orada emi?






-lilith-


1 yorum:

beenmaya dedi ki...

An geliyor, şöyle bir dönüp de baktığında kendi içine, hiçbir şey olmadığını farkediyorsun, koca ağır bir boşlukta buluyorsun aklını, yüreğini, ne var ne yoksa herşeyini. Sonra o boşluk içinden çıkıp bütün etrafını sarıyor ve hep varmışcasına orada öylece asılı kalıyor. An geliyor sen çoğu zaman kıyılarında dolaştığın hayata tamemen sırtını dönerek belki de, bırakarak kendini o boşluğun en dibine, kendi kendine bir hiç olup çıkıyorsun.

Derken telefonun ucundaki bir ses “kardelen” diyor odanın adı, ve “bunu sadece sen anlarsın” diye ekliyor sonuna. Bir başkası şehrini paylaşmayı teklif ediyor, sen kendi şehrinden daha hiç bahsetmemişken. Bir mektubun satır aralarında buluyorsun kendini, bir konuşmanın öznesi olduğunu farkediyorsun birden bire, yanından geçip giden bir dedenin gözlerindeki tebessüm, küçük sevimli bir kız çocuğunun yarım yamalak konuşması, genç ve bir o kadar acemi bir çiftin aşk telaşı oluyorsun bir anda...Sen ne kadar yumsan da gözlerini, hayat elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor işte etrafında, ince ince değdiriyor sana her biri tanıdık bir o kadar senden olan öykülerini, hissediyorsun.

An geliyor, kendi kendine ihanet etmişcesine pişman ediyor zaman seni, silkeliyor sıkı sıkı, kırıyor, döküyor, vuruyor ama öldürmüyor. Sonra o pişmanlık içersinde yeniden bakışlarını kendi içine döndürüp te alıyorsun aklını, yüreğini ne var ne yoksa herşeyini bıraktığın yerden, sımsıkı sarılıyorsun. An geliyor, görünmez bir bağla bağlanıveriyorsun tekrar hayata tam da sırtını döndüğün yerden...

umut
hala yaşıyorsak
içimizde bir yerde saklı demek ki...